İşitme Kaybı: Bireyin işitme duyarlılığının onun gelişim, uyum özellikle de iletişimdeki görevlerini yeterince yerine getirememe halidir.
İşitme Engeli: Bir bireyin işitme eşik düzeyinin, herhangi bir frekansta odyogram
üzerindeki sıfır eşiğinden belirli derecede sapması bir işitme kaybı gösterir.
İşitme testi sonucunda belli bir bireyin aldığı sonuçlar kabul edilen normal işitme eşiklerinden belirli derecede farklı olup, bu kaybın derecesi bireyin dil edinmesine ve eğitimine engelleyici derecede ise işitme engelinin varlığından söz edilir.
İşitme Engelliler: İşitme engelinden dolayı özel eğitimi gerektiren kişiler işitme engellilerdir.
ERKEN TANININ ÖNEMİ
*Engelin erken tanılanması işitme engelli çocuğun psikolojik, sosyal, zihinsel gelişimi yönünden çok önemlidir.
*Çocuğun iletişim becerileri artar, sosyal uyumu gelişir.
*Ailenin çocuğun durumundan bir an önce haberdar olup, buna uyum sağlamasına yardımcı olur.
*Çocuğun eğitiminde kolaylık sağlar.
*Sağaltım açısından avantaj sağlar.
*İşitme cihazları erken takılır.
*Tedavide kolaylık sağlar.
İŞİTME ENGELİNİN NEDENLERİ NELERDİR?
İşitme engeli vakalarının %95’inin doğum öncesinde, doğumda veya çocuk dili kazanmadan önce, %5’inin ise çocuk dili kazandıktan sonra oluştuğu bilinmektedir.
İşitme engelinin nedenlerini doğum öncesi, doğum anı ve doğum sonrası olarak sınıflandırabiliriz.
• Doğum Öncesi Nedenler
• Doğum Anı Nedenler
• Doğum Sonrası Nedenler
İşitme Kaybının Nedenlerini Bilmenin Yararları
*Özrün oluş zamanı hakkında bilgi verir.
* Başka özürler getirip getirmediği hakkında ipucu verir.
* Nedenin doğru olarak değerlendirilmesi sorunun medikal ve eğitsel alanlarda ortaklaşa olarak gerekli olan işlemlerin yapılmasına temel oluşturur.
ÇOCUKLARDA İŞİTMEZLİK YARATAN RİSK FAKTÖRLERİ
*Çocuğun ailesinde işitme engelli olması.
*Annenin hamilelikte kızamıkçık olması.
*Annenin hamilelikte ya da doğum sırasında geçirdiği enfeksiyonlar.
*Hamilelikte zehirlenme ya da toksit ilaç kullanımı.
*KBB’ de formasyon bozukluğu, kulak kepçesi ya da kulak kanalına ilişkin anormallikler.
*Bebeğin 1500 gr.’dan az doğmuş olması.
*Yüksek düzeyde bilirubin seviyesinin olması.
*Doğum sonrası sarılık nedeniyle kan değişimi.
*Menenjit hastalığı geçirmesi.
*Yeni doğanda toksit ilaç kullanımı.
*Doğum sırasında ya da sonrasında ciddi solunum güçlüğü ya da solunum kaybı geçirmesi.
NOT: Bu kategorideki çocukların odyolojik değerlendirmeye alınması, doğumdan itibaren 2 ay içerisinde ve bazı durumlarda doğuştan olmayıp sonradan ortaya çıkabileceği düşünülerek periyodik aralıklarla çocuk izlenmelidir.
İŞİTME ENGELLİ ÇOCUKLARIN DİL GELİŞİMİNİ ENGELLEYEN FAKTÖRLER
*İşitme kaybının derecesi.
*Erken tanı, Çocuğun eğitimi, ailenin eğitimi ve çocuğun eğitime uyması.
*Özrün oluş zamanı.(dil öncesi, dil sonrası)
*Ailenin eğitim alması.
*Eğitim ortamının akustik olarak düzenlenmesi(sesin yalıtılması).
*Uygun ve doğru eğitim yaklaşımlarının kullanılması (gerek sınıf gerekse ev ortamında).
*Odyogram konfigürasyonu (yapılan ölçümlere göre konuşma seslerini alıp almadığı).
*İşitme cihazının takılma yaşı.
*Eğitime başlama yaşı.
*Kaybın tanılandığı yaş.
BUNLARI UNUTMAYINIZ!!!
*İşitme engelli çocukların çoğu normal zekaya sahiptir.İşitme güçlüğü zeka geriliğine değil öğrenme güçlüğüne sebep olur.
*İşitme engeli sözel dil edinimini etkiler.
*İşitme kayıpları erken tanılanabilir ve teşhis edilebilirse, tıbbi önlemler ve eğitsel hizmetler sağlanabilir.
Özel Özel Eğitim Kursları ve Rehabilitasyon Merkezleri
Özel özel eğitim kurumlarının ilki 1979 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’ ndan kurs statüsünde açılış izni alarak faaliyetine başlamıştır. Emekli Sandığı ve Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü’nün engelli çocuğu olan ailelere eğitim, tedavi ve rehabilitasyon yardımı vermeye başlamasıyla 1997 yılından itibaren özel özel eğitim kurumlarının sayısı hızla artmıştır.
Ülkemizde özel eğitim hizmetleri Milli Eğitim Bakanlığı, ve Üniversiteler tarafından yürütülmektedir. Halen hiçbir sosyal güvencesi olmasa bile bireyler Rehberlik ve Araştırma Merkezleri tarafından verilen Raporları karşılığında Bireysel ve grup eğitimi almaktadır.
Özel Özel Eğitim Kursları ve Rehabilitasyon Merkezlerinde Eğitim Sisteminin Amacı
Tüm çocukların gelişim süreçlerindeki olası sorunlarını çözmeye yardımcı olmak ve onlara gereksinim duydukları eğitim hizmetlerini sağlamaktır. Bu sistemin içerisinde bulunan özel eğitimin amacı ise, her hangi bir nedenle normal eğitimin gereklerini yerine getiremeyen bireylere eğitimde fırsat eşitliği sağlamaktır. Bunu gerçekleştirebilmek için ülkemizde özel eğitimle ilgili olarak, özel eğitime gereksinim duyan bireylerin tanılanması ( tıbbi ve eğitsel tanılama ), sınıflandırılması ( zihinsel, görme, işitme, ortopedik, süreğen vb...), özel eğitim kurumlarının kurulması ve denetlenmesi ile özel eğitim programlarının engel türlerine göre hazırlanması ve/veya mevcut programların uyarlanmasına yönelik çalışmaların sürdürüldüğü görülmektedir.
Engelli bireylere hizmet vermek amacıyla açılan kurumlar bireysel eğitim, grup eğitimi, eğitimci eğitimi, aile eğitimi, sınıf eğitimi gibi konularda birden fazla engel türüne yönelik özel eğitim hizmeti vermektedir. Bu eğitimler okullarda tam gün, özel özel eğitim kurumlarında ise seanslıdır.
İŞİTME ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN AİLELERİN İZLEMESİ GEREKEN SÜREÇ
İşitme engelli çocuğu olan aileler hastanelerden işitme engeliyle ilgili aldıkları raporla oturdukları yere en yakın Rehberlik ve Araştırma Merkezlerine başvururlar. Rehberlik ve Araştırma Merkezinde işitme engelli çocukların eğitsel durumlarıyla ilgili olarak inceleme raporları düzenlenmektedir. Rehberlik ve Araştırma Merkezince gerekli bilgiler düzenlenerek yerleştirme için İl/İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne gönderilmektedir. Yerleştirme İlköğretim ve Özel Eğitim Yönetmeliklerine göre yürütülmektedir. Okul yönetimlerinin bu konudaki tutumları İl/İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünce takip edilmektedir.
İŞİTME NASIL GERÇEKLEŞİR?
İnsan, beş duyusu vasıtasıyla algılayabildiklerini beyninde yorumlayarak anlamlandırır. İşitme duyusu da insanın çevresini algılamasına yardımcı olan, çevresindeki canlılarla iletişimini sağlayan bir duyudur. İnsanlar arasındaki iletişim, bir konuşan, bir dinleyen ve ikisi arasındaki anlaşmayı sağlayan bir aracı ile gerçekleşir. Ses açısından ele alınacak olursa bu olay verici, alıcı ve ses dalgaları şeklinde ifade edilebilir.
Şekil 1 İşitmenin Gerçekleşmesi
Konuşanın zihnindekiler, beyinden verilen komutla ve konuşma organlarınca dil seslerine dönüştürülerek açığa vurulduktan sonra dinleyenin işitme organları aracılığıyla beyne ulaşır ve burada çözümlenerek konuşanın açıklamak istediği düşüncenin oluşması sağlanmış olur.
Kulağın Yapısı Nasıldır?
Kulak, dış kulak, orta kulak, iç kulak (koklea) olmak üzere üç bölümden oluşur.
Şekil 2 Kulağın yapısı
Dış kulak; Kulak kepçesi, dış kulak kanalı ve kulak zarı olmak üzere üç kısımdan oluşur. Kulak kepçesi kıkırdak bir yapıdan oluşur ve havada yayılan titreşimleri toplayarak dış kulak kanalına iletmek ve ayrıca sesin yönünün belirlenmesine yardımcı olmak görevini gerçekleştirir. Dış kulak kanalı, bir kalem çapında, hafif eğimli bir kanaldır. Ses titreşimlerini tınlatarak ve gelen sesi bir miktar güçlendirerek kulak zarını titreştirir. Bu şekilde ses titreşimleri orta kulağa iletilir. Kulak kanalının iç kulağa yakın kısımlarında kulağı dış etkilerden koruyacak tüycükler ve bu tüycüklerin dibinde de kulak sıvısı salgılayan bezler vardır. Salgılanan bu kulak sıvısı kanalın ve kulak zarının kurumasını önler. Kulak zarı ise, dış kulak kanalında ses dalgalarının oluşturduğu basınç değişikliği ile titreşerek, orta kulaktaki kemikçikleri harekete geçirir.
Orta kulak; Kulak zarı ile başlar ve oval pencere ile sona erer. Kulak zarı ve iç kulak arasında mekanik bir iletim sağlar. Orta kulağın dış kulak ve boğaz ile bağlantısı vardır. Burada mekanik iletimi çekiç, örs, üzengi adı verilen kemikler sağlar. Orta kulak, dış kulaktan iç kulağa giden akustik enerjinin miktarını çoğaltmak ve iç kulağı aşırı yüksek seslerden korumak görevini gerçekleştirir. Ayrıca burada bulunan, burun ve boğaz boşluğuna açılan, orta kulağın dışarıdaki hava ile bağlantısını sağlayan östaki borusu ise dış ve orta kulak arasındaki basıncın dengelenmesini sağlar.
İç kulak; Oldukça karmaşık bir yapıya sahiptir. Temel olarak iki sistemden oluşur. Vestibüler sistem, denge olayı ile ilgili sistemdir. Koklear sistem ise ses titreşimlerinin sinir uyaranlarına dönüştüğü yerdir. Orta kulaktaki son kemikçik oval pencere adlı zarı titreştirir ve bu titreşimle koklea (salyangoz) içindeki koyu kıvamlı sıvı harekete geçerek sinir uçlarını uyarır. Kulağın en hassas kısmı olan ve binlerce tüylü hücreden oluşan bu bölgenin farklı yerleri farklı frekanslardaki seslere karşı duyarlıdır. Kokleadaki sinir uçlarının uyarımıyla ses beyne iletilir.
Şekil 3 Kulak
İşitmenin gerçekleşebilmesi için;
a) Sesin olması,
b) Sesin kulağa ulaşması,
c) O sesin insan kulağının alabileceği frekans ve
şiddet sınırları içinde olması,
d) Sesin kulaktaki dış, orta ve iç bölümleri aşması,
e) Sesin işitme merkezine ulaşması ve merkezce
algılanması gerekmektedir.
Bu işlevlerden birinin aksaması işitme yetersizliğini ortaya çıkarabilmektedir.
SINIFLANDIRMA
İşitme Engelinin Derecesine Göre Sınıflandırma
-10dB-15dB Normal İşitmede bir problem yoktur.
16dB-25dB Minimal Bazı sesleri (çağlayan sesi, yaprak hışırtısı gibi) duymada ve ayırdetme de güçlüğü vardır.
26dB-30dB Hafif Konuşma seslerinin bazılarını duyabilme güçlüğü vardır. Fısıltı ile konuşulanları duyamaz.
31dB-50dB Orta Karşılıklı konuşmaları anlamada güçlük çeker.
51dB-70dB Orta-ileri İşitme cihazı olmadan konuşmaları anlayamaz ve takip edemez.
71dB-90dB İleri Konuşma seslerini duyamaz. Sadece çevredeki şiddetli sesleri duyabilir.
91dB ve üzeri çok ileri konuşma seslerini duyamaz. Çok yüksek şiddetteki sesleri duyabilir.
Tablo 1 İşitmenin Sınıflandırılması
Çok ileri derecede işitme kaybı olan ve işitme cihazı kullanması zorunlu olan bireyler “sağır”, hafif ve orta derecede kaybı olan bireyler ise “ağır işiten” bireyler olarak tanımlanmaktadırlar.
İşitme Engelini Oluş Zamanına Göre Sınıflandırma
İşitme engelli çocuklarda genel olarak işitme engelinin oluş zamanına göre iki tür işitme kaybı görülür. İşitme kaybı çocuk dili kazanamadan ortaya çıkmışsa dil öncesi işitme kaybı, dili kazandıktan sonra ortaya çıkmışsa dil sonrası işitme kaybından söz edilir.
İşitme Engelini Oluş Yerine Göre Sınıflandırma
Çocuklarda genel olarak oluş yerine göre beş tür işitme kaybı görülür.
İletim Tipi İşitme Kaybı: Dış kulak veya orta kulağı etkileyen bir durum sonucu, sesin iç kulağa iletilememesi sebebiyle meydana gelen işitme kaybıdır. Sesin algılamasında değil, sesin iletiminde bir sorun vardır. Orta kulak boşluğunda sıvı birikmesi sonucu oluşan orta kulak iltihabı, kulak kiri birikmesi, kulağa sokulan yabancı cisimler, işitme kanalının şişmesi, yapısal anomali gibi durumlar iletimsel işitme kaybının sebepleri olarak sayılabilirler. Kulağı radyo sistemi olarak düşündüğümüzde, iletimsel kayıplarda, mikrofon (dış kulak) ya da iletici (orta kulak) kısımlarının mükemmel olarak çalışmaması söz konusudur. Genellikle bu tür işitme kayıplarında, tıbbi müdahale ve uygun cihazlandırma ile olumlu sonuçlar alınabilir.
Duyusal-Sinirsel Tip İşitme Kaybı: İç kulak ve iç kulaktan beyne giden sinirlerin zedelenmesi sonucu meydana gelen işitme kaybıdır. Bu tip kayıplar iletim tipi işitme kayıplarına göre genellikle daha ağır ve kalıcıdır. Enfeksiyonlar, genetik etkenler ya da ilaç kullanımı duyusal-sinirsel işitme kaybının sebeplerindendir. Bu tür kayıplarda radyo sistemi benzetmesini düşündüğümüzde alıcının iyi çalışmaması söz konusudur. Mikrofon sesi alır ve iletici sesi ileterek görevini yerine getirir, ancak iç kulak sesi alamaz ve görevini tam olarak yerine getiremez.
Karma Tip İşitme Kaybı: Bu tip işitme kayıpları hem iletimsel hem de duyusal-sinirsel işitme kaybı türlerinin bir arada görülmesidir.
Merkezi Tip İşitme Kaybı: Merkezi sinir sisteminde meydana gelen bir zedelenme sonucu ortaya çıkan bir işitme kaybıdır. Dış ve orta kulak görevini yapar, iç kulak ve işitme sinirleri normal çalışır, fakat merkezde bir bozukluk vardır. Bu hasar bireyin sesleri algılamasını ve sese anlamlı bir şekilde tepki göstermesini engeller.
Psikolojik İşitme Kaybı: İşitme organlarının yapısı ve işleyişinde bir bozukluk olmadığı halde işitme gerçekleşmez. Bu gibi durumlar psikolojik işitme kaybı diye adlandırılır. Bunun histerik sağırlık, psiko-somatik sağırlık diye adlandırıldığı da olur. Çocuklarda psikotik durumlarla, yetişkinlerde psiko-nevrozla birlikte görülebilir. Psikolojik işitme kaybı çoğunlukla aniden oluşur.
Yukarıda adı geçen tüm işitme kaybı çeşitleri ilaç tedavisi veya cerrahi müdahale ile tedavi edilemez ise, geriye kalan tek çözüm işitme cihazıdır. Her tür ve her derecede işitme kaybı için uygun olan bir işitme cihazı mutlaka vardır.
İşitme Engelinin Nedenleri Nelerdir?
İşitme engeli vakalarının %95’inin doğum öncesinde, doğumda veya çocuk dili kazanmadan önce, %5’inin ise çocuk dili kazandıktan sonra oluştuğu bilinmektedir.
İşitme engelinin nedenlerini doğum öncesi, doğum anı ve doğum sonrası olarak sınıflandırabiliriz.
Doğum Öncesi Nedenler:
• Hamilelik döneminde annenin geçirdiği enfeksiyon veya hastalık (özellikle kızamıkçık, kabakulak, sarılık ...)
• Hamilelik döneminde annenin röntgen çektirmesi
• Hamilelik döneminde annenin ototoksit ilaç ve alkol kullanımı
• Hamilelik döneminde geçirilen kazalar
• Kan uyuşmazlığı
• Genetik faktörler
• Akraba evliliği
Doğum Anı Nedenler:
• Doğum sırasında meydana gelen komplikasyonlar (kordon dolanması, oksijensiz kalma ...)
• Düşük doğum ağırlığı
• Erken doğum
• Bebekte kan değişimini gerektiren sarılık
• Doğum sırasında baş, boyun ve kulakta görülen zedelenme
Doğum Sonrası Nedenler:
• Orta veya iç kulak yapılarında zedelenme
• Çocukluk hastalıkları (havale, menenjit, kızamıkcık, kızıl...)
• 3 aydan fazla süren kronik orta kulak iltihabı (otit)
• Çocukluk yaralanmaları (kafatası kırıkları, çatlakları, baş veya kulaklara şiddetli darbe, çok yüksek sese maruz kalma ve zarar verecek şekilde kulağa sokulan cisimler)
Bunlara rağmen işitme yetersizliğinin nedeninin bilinemediği durumlar da vardır.
Yaygınlık
Ülkemizde işitme engellilerin sayısı kesin olarak bilinmemektedir. Uluslararası bazı oranlar kullanılarak genel nüfus ve çağ nüfusları içindeki yaklaşık sayılar bulunabilmektedir. 1990 genel nüfus sayımına göre 0-6 yaş grubunda 64.988, 7-14 yaş grubunda 68.400, 15-18 yaş grubunda 30.780 olmak üzere 164.168 çocuk ve gencin işitme engelli olabileceği tahmin edilmektedir. Bu sayı az değildir. Bu çocukların aile ve yakınları da bundan etkilenmektedir. Önlem alınmadığı, oranlar aynı kaldığı sürece nüfusumuz arttıkça işitme engellilerin sayısı da artacaktır. Bu sorunun üstesinden gelebilmek için alınması gereken önlemler işitmenin korunması konusunda açıklanmaya çalışılmıştır.
Türkiye’de İşitme Engellilerin Eğitimi
Ülkemizde işitemeyenler alanındaki ilk eğitim çalışmalarının 1889 yılında İstanbul’da Ticaret Mektebi içinde okul müdürü Grati Efendi tarafından açılması ile başladığı kabul edilmektedir. Fransız sağırlar eğitimi esas alınmış, daha sonra 1926’ da kapatılarak öğrencileri İzmir Sağırlar Okuluna devredilmiştir. 1923 yılında açılmış olan İzmir Sağırlar Okulunu 1944’de İstanbul ve diğer iller izlemiştir. Ankara’da 1953 yılında işitmeyen çocuklar için bir “Özel Eğitim Ana Okulu” açılmış fakat bir yıl sonra kapanmıştır.
Ülkemizde, 1951 yılından itibaren işitme engellilerin eğitimi Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülmektedir. 1986-1987 ders yılı sonu itibarı ile Türkiye’de 26 Sağırlar Okulu, İki Ağır İşitenler Okulu bulunmaktadır.
Ülkemizde işitme engelliler için açılmış olan eğitim kurumları arasında en yaygın hizmet veren kurum, öğrencilerin çoğu yatılı olan Sağırlar Okullarıdır. Bunun dışında yine Bakanlığa bağlı ve gündüzlü olarak klinik tipi hizmet veren Rehberlik ve Araştırma Merkezleri bulunmaktadır. Bu kurumlar dışında Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinde, Hacettepe Üniversitesi Çocuk Gelişimi Meslek Yüksek Okulunda, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinde, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde ve Çapa Tıp Fakültesinde, ayrıca Anadolu Üniversitesi İşitme Engelli Çocuklar Eğitim ve Araştırma Merkezinde olmak üzere, klinik tipi ve/veya okul tipi hizmet veren çeşitli eğitim kurumları ve çeşitli eğitim uygulamaları görülmektedir.
Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Sağırlar Okulu ve Yetiştirme Yurtları için Milli Eğitim Bakanlığı, okul program ve yönetmeliklerinde sözlü iletişim yöntemini ana yöntem olarak kabul etmiştir.
Engelli çocuklar, kurumlara yerleştirilip eğitim almaya başladıklarında, pek çok eğitimci çocukların eğitiminde yetersiz kalabileceklerini ve yalnız başlarına sorunlarla baş edemeyeceklerini ve çocuğa yeterli düzeyde destek olamayacaklarını düşünürler. Bu düşünce ise eğitimcilerin, diğer meslek grupları ile etkileşiminin ve işbirliğinin zorunlu olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Diğer bir söylem biçimi ile, bu alandaki farklı mesleklerdeki bireyler birbirlerine ihtiyaç duymaktadır.
En ideal çalışma şekli; bu meslek gruplarının çocuğu ve aileyi farklı açılardan inceleyip tanıması, değerlendirmesi ve bir eğitim planının çizilmesi için bir araya gelerek görüş alış-verişinin yapılmasıdır.
Planlanan eğitim modelinin uygulanıp, sonuçlarının birlikte tartışılarak yeni planların yapılması hedeflenen başarıyı artıracaktır.
İşitme engelli çocukların eğitiminde şu uzmanlar görev almalıdır.
Özel Eğitimciler (İşitme Engelliler Öğretmenleri)
Hekim ve Odyolog
Psikolog ve Psikolojik Danışma ve Rehberlik Uzmanları
Çocuk Gelişimi ve Eğitimcileri
İŞİTME ENGELLİLERİN EĞİTİMİNDE YÖNTEM VE TEKNİKLER
İşitme özürlü çocukların bu özürlerine bağlı olarak görülen ayrıcalıkları daha çok iletişim kolaylıklarındaki kayıplardır. Bu bakımdan işitme özürlülerin eğitimlerinde iletişim becerileri kazandırmak ön plana çıkmaktadır. Bunu sağlayabilmek için kullanılan yöntemler üç kümededir.
Bunlar ; Sözlü (oral ) yöntem, İşaret (manual ) yöntem , Tüm iletişim yöntemidir. Sözlü iletişim yöntemiyle tüm iletişim yönteminin uygulanmasıyla tüm iletişim yönteminin birleştiği yanları çoktur. Bizim okullarımızda sözlü iletişim yönteminin uygulanması yönetmelik ve program gereğidir .Bu bakımdan burada çocuğu çevresinde konuşulan dili daha iyi anlar ,konuşarak meramını anlatabilir hale getirmek için uygulanan sözlü iletişim yöntemlerinin belirli kısımları üzerinde durulacaktır. Bunlar işitme eğitimi, dudaktan anlama, konuşma eğitimi ve ses eğitimidir.
İşitme eğitimi : İşitme eğitimi çocuğun işitme kalıntısını en iyi biçimde kullanılabilir hale gelmesini sağlamak için yapılan etkinliklerdir. Akustik eğitimi ,ses eğitimi diye adlandırıldığıda olur. Fakat giderek eğitimciler işitme eğitimi deyimini daha çok kullanmaktadırlar.Çevremizde çok değişik sesler vardır. İşitme duyarlılığı normal olanlar bu seslerin farkındadır ve sesleri birbirinden ayırt edebilmektedir. İşitme özürlü olanlar bu seslerden özürlerinin ağırlık derecesine bağlı olarak yararlanma olanağından yoksun kalmaktadır. Onların bu eksikliğini eğitim yoluyla azaltmaya İşitme eğitiminde çocuğa kazandırılacak ses ayırdetme becerisi üç kümede toplanabilir. Kaba sesler,müzikal sesler,konuşma sesleri.
Kaba sesler diye adlandırılan çocuğun her gün evde,okulda, sokakta duyacağı seslerdir. Gök gürültüsü,rüzgar sesi, yaprak hışırtısı, hayvan bağırtıları gibi doğada oluşan seslerle makine alet ve araçtan çıkan seslerdir.
Günlük yaşantımızda, radyo, televizyon, pikap gibi araçlar yoluyla yayılan müzik önemli bir yer tutar olmuştur. Çocuk konuşma dilimizdeki ünlü, ünsüz sesleri birbirinden ayırdedebilir hale gelince konuşmaları daha iyi anlar ve bu sesleri kendisi daha doğru çıkarabilir hale gelir. Konuşma seslerini çocuk değişik ortamlarda ayırdedebilir hale gelmelidir. Devamlı sessiz ortamda yapılan işitme eğitimiyle bazı sesleri ayırtedebilir duruma gelen çocuk biraz gürültülü bir ortamda aynı seslerle karşılaşsa ayırdetme güçlüğü çeker. Günümüzde de gürültü ile savaştan ne denli söz edilse de ortam giderek gürültü ortamı olmaktadır. Çocuğu bu doğal koşullara göre eğitmek gerekir.
İşitme eğitimi yapılırken uyulması gereken bazı kurallar ve ilkeler vardır.
Bunlar:
İşitme özürlü diye bilinen her çocukta bir işitme kalıntısı vardır ve ondan yararlanılabilir.
İşitme kaybı ne denli fazla olursa olsun her çocuk işitme eğitimine alınmalıdır.
İşitme eğitimine olanakların el verdiği oranda erken başlanmalıdır.
İşitme eğitimini planlanması ve uygulanmasında bireyselleştirmeye özen gösterilmelidir. Birbirinin aynısı işitme eğrisi veren çocuk bulmak güçtür. Böyle olsa dahi bu iki çocuğun diğer etmenlerden ötürü işitme eğitiminden yaralanma dereceleri farklı olacaktır. Bunu yeterince dikkate alabilmek için çocuğun iyi tanınması gerekir. İşitme ölçümleri belirli aralıklarla yinelenmeli, işitme eğrileri yinelenmelidir.
İşitme eğitiminin kulak yoluyla yapılması temel sayılırsa da diğer duyularla desteklenmesinde yarar vardır.
İşitme eğitiminin küçük çocuklarda oyun biçiminde, yaş ilerleyip okula başlayınca ünite ve diğer okul çalışmalarına bağlı olarak ele alınıp yürütülmesinde yarar vardır.
İşitme eğitiminde çocuklara genellikle okul, öğretmen ya da bir yetişkin tarafından planlanan seslerin verilmesi olağan ise sıra çocuklara kendi istedikleri sesleri dinleme,duyma fırsatı verilmelidir. Hatta bu bazen yaratılmalıdır.
Çalışmaları önceleri doğa ya da araç seslerini ayırdetme biçiminde başlanmalı sonradan konuşma seslerine geçilmelidir.
Doğal seslerden en iyi biçimde yararlanma fırsat ve olanakları kollanmalıdır. Bir uçağın ani geçişi tren korna sesi, gök gürültüsü, zil çalması, rüzgar esmesi, çaydanlığın kaynaması, ustaların tıkırtısı, her türlü makinadan çıkan seslerin oluştuğu anda yararlanılması yararlı olur.
Seslerden doğal olarak yararlanma olanağı bulunmadığından ki her zaman olmayabilir, sesin depolama özelliğinden yararlanılmalıdır. Ses kayıtları
bu amaçla biriktirilmeli, yeri geldiğinde kullanılmalıdır.
Yardımcı işitme araçlarından yararlanılmalıdır. Hangi çocuğun hangi tür işitme aracından yararlanabileceği ilgili uzmanlar saptar .Fakat bunun okulda, merkezlerde en verimli biçimde kullanılmasında uzman ve öğretmenin görevi büyüktür.
Yardımcı araç çok bol kullanılmalıdır. Teyp, pikap, trompet, davul, tef, zil, boru, kaval, maşa düdük, piyano, diapozon, megafon, mikrofon, steteskop, video vb. araçlar burada sayılabilir.
İşitme eğitimi etkinlikleri, okullarda önceleri ayrı bir etkinlik olarak ele alınmalıdır. Sonraları çalışmalar ünitelere ve diğer derslere bağlantılı olarak yürütülmelidir.
Dudaktan Anlama: Dudaktan anlama, sözlü iletişim durumunda işitme özürlünün işitme duyusu desteği dahil olmak üzere kaynağın konuşmasını , onun ağız, yüz devinimleriyle jestlerinden anlamasıdır.
İşitme Engellilerde Teknoloji
İşitme Engelliler Okullarında da eğitim ve öğretim teknolojileri kullanılmaktadır. Teknolojiden yararlanılmaktadır. Bunların yanı sıra işitme engelli çocuklar için kullanılan cihazlarda bulunmaktadır.
Geçtiğimiz çeyrek yüz yıl içinde teknolojide meydana gelen gelişimler sonucu konuşma sesleri frekanslarını kapsayan daha güçlü bireysel işitme cihazları geliştirilmiştir. İşitme cihazlarındaki bu hızlı gelişimin yanı sıra odyolojideki gelişimler sonucu erken bebeklik döneminde güvenilir işitme testlerinin uygulanabilmesi bu erken yaşta bebeklere uygun işitme cihazlarının takılabilmesini kolaylaştırmaktadır. Teknolojik gelişim yapay kulak cihazlarında da gelişimler sağlamıştır. Teknolojideki gelişim eğitim için kullanılan cihazlarda da görülmüştür.
Neden İşitme Cihazına İhtiyaç Duyulur?
İnsanlar konuşmayı ve anadillerini çevresinde duyduğu konuşma seslerini anlamlandırarak edinirler. Çocukların konuşma ediniminde işitmenin çok önemli bir rolü olduğu yadsınamaz. Anadilin ve konuşmanın ediniminde erken çocukluk dönemi, bir başka değişle yaşamının ilk üç yılı en kritik evreyi oluşturmaktadır. Doğuştan ya da dil ediniminin bu önemli döneminde konuşma seslerini yeterince veya hiç duymayan çocuklarda, konuşmaya dayalı dil edinimi ve konuşma becerileri, işitme kaybının derecesine göre sınırlanacaktır. Bunun sonucunda işitme engeline sahip olan çocukta işitme kaybı derecesine göre iletişimsel ve eğitsel sorunlar ile karşı karşıya kalacaktır. Bundan dolayıdır ki erken yaşta işitme kaybının tanısının konulabilmesi ve cihazlandırmanın erken yapılabilmesinin yanı sıra uygun eğitim ortamlarının ve yaşantılarının sağlanması, işitme engelli çocukların ileriki yaşantılarının ve eğitimlerinin kalitesinin artmasına neden olacaktır.
İşitme engelli çocukların eğitiminde konuşmayı öğretmeyi ön planda tutan yaklaşımlar, işitme engelli çocukların işitme kalıntısının en iyi şekilde kullanılmasına önem vermektedirler. Bu amacın gerçekleştirilebilmesi için işitme engelli çocuğun işitme kaybına uygun, doğru ayarlanmış ve kaliteli işitme cihazları ile işitme kaybı tanısı ile işitme kaybı tanısı konur konmaz donatılması gerekmektedir. Uygun ve erken yaşta işitme cihazıyla donatılan işitme engelli çocuklar doğal dil yaşantıları sağlayan bir ortamda, normal işiten çocuklara benzer bir biçimde konuşmaya dayalı ana dillerini ve konuşmayı edinebileceklerdir. Ancak konuşmaya dayalı dil gelişimleri işitme kayıplarının derecesine, işitme kaybını edindikleri yaşa, cihazlandırma yaşına ve benzeri nedenlere bağlı olarak gecikebilecek ya da hiç edinilemiyecektir.
Geleneksel işitme cihazları, belli frekanslardaki özellikle konuşma seslerinin yoğunlaştığı 500 Hz. ile 8000 Hz. arasındaki sesleri yükselten ve işitme engelli bireyin kulağına yine ses dalgaları olarak ulaştıran elektronik cihazlardır.
Özellikle duyu sinirsel tip işitme kayıplarında, geleneksel işitme cihazları sesleri yükselten cihazlar olup, işitme kaybını tamamen ortadan kaldıran yani tedavi eden cihazlar değildir. İşitme cihazlarının sesi yükseltme özellikleri, işitme kaybı derecesindeki çeşitliliklere ve ders sırasında uygulanan eğitim teknikleri göz önüne alınarak farklı amaçlar için kullanılmak üzere bir çok değişik tipte işitme cihazı geliştirilmiştir.
İşitme Cihazı Türleri
İşitme cihazları kullanım amaçlarına göre ya da sesi işitme engelli bireye ulaştırma biçimine göre de sınıflandırılabilirler. Bunun yanı sıra eğitim amaçlı kullanımına ve bireyin kendine ait, rahat taşınabilir olmasına göre sınıflandırılabilmesi gibi.
I. Sesi ulaştırma biçimine göre:
1. Geleneksel işitme cihazları
2. İçkulak protezleri ( Koklear İmplant )
II. Kullanım yeri ve amaçlarına göre:
1. Bireysel işitme cihazları
Cep tipi işitme cihazları
Kulak arkası işitme cihazları
Gözlük tipi işitme cihazları
Kulak içi işitme cihazları
Kanal içi işitme cihazları
2. İşitme eğitim cihazları ( İşitme engelli çocukların kişisel ve grup dil derslerinde kullanılabilen işitme cihazları ).
Geleneksel grup işitme eğitim cihazları
Kişisel işitme eğitim cihazları
Telsiz sistemler
Kulak Arkası Cihazlar
Bu cihazlar, kulak kanalına yerleştirilmiş kulak kalıpları ile kulak arkasında taşınabilme özelliği nedeni ile kulak arkası işitme cihazı diye adlandırılmıştır. Tüm işitme cihazlarında bulunması gereken mikrofon, hoparlör, amplifikatör ve kontrol üniteleri aynı gövde içine yerleştirilmiştir. Yükseltilmiş ses cihazın gövdesine yerleştirilen hoparlör tarafından boynuza ( ton hook ) oradan yumuşak hortumla kulak kalıbı ile kulak kanalı ile kulak kanalına yollanmaktadır. Kulak arkası cihazlar, küçük ve estetik olmaları nedeniyle cep tipi cihazlara göre daha çok rağbet görmektedirler. Geçtiğimiz yıllar içinde bu cihazlar, elektronikteki gelişimler sonucu daha da küçülmüştür ve daha yüksek kazançta, daha kaliteli ses üretilebilmektedir. Bunun sonucunda da hafif dereceden çok ileri dereceye kadar olan işitme kayıplarında kullanılmaktadır. Ancak öncelik estetik kaygıdan daha ziyade işitme engelli çocuğun konuşma seslerini en sağlıklı bir biçimde algılayabilmesini sağlamak olmalıdır. İşitme engelli çocuk için en yararlı cihazın saptanması çok önem taşımaktadır ki bu cihazların yardımı ile çocuk konuşma seslerini algılayabildiği kadarıyla ana dilini ve konuşmayı edinebilecektir.
Kulak Arkası İşitme Cihazının Bölümleri
19 Kulak Arkası İşitme Cihazı
1.Güç kaynağı ( Pil )
2.Açma-Kapama düğmesi Şekil
3.Ses yükseltici (Amplifikatör)
4.Mikrofon
5.Hoparlör
6.Ses kontrol düğmesi
Kulak Arkası İşitme Cihazlarının Kullanımında Karşılaşılan Sorunlar:
İşitme cihazlarında olması gereken tüm aksamın küçük bir kasa içinde toplanması nedeniyle kontrol üniteleri çok küçük olup küçük çocuklar ve el koordinasyonu yeterince gelişmemiş kişiler tarafından kullanılması zor olmaktadır.
Küçük cihazlar oldukları için özellikle küçük yaşlardaki çocuklarda düşüp kaybolma olasılığına karşın, cihazın bir iple bağlanıp giysilerin omzuna çengelli iğneyle tutturulmasında fayda vardır.
Hoparlör ve kulak kalıbının birbirine çok yakın olmaları nedeniyle akustik dönüt yani ötme sesi boynuzdaki ya da hortumdaki en ufak çatlakta veya iyi monte edilmemesi sonucunda ortaya çıkabilmektedir. Bunun yanı sıra kulak kalıbındaki en ufak yapım hatası ya da kalıbın eskimesi de bu ötme sesine neden olmaktadır. Bu sorunların ortadan kaldırılabilmesi için günlük cihaz kontrollerinde cihazın bu parçaları dikkatli bir şekilde incelenmeli ve gerekli parçalar hemen değiştirilmelidir.
Kulak İçi İşitme Cihazı
Bu cihazlar kulağın konka bölgesine yada kulak kanalı içine yerleştirilirler. Bu cihazlarda bir işitme cihazında olması gereken tüm aksam kullanıcı için özel yapılan kalıp içine yerleştirilmiştir. Bir başka değişle mikrofon, amplifikatör, pil ve hoparlör kalıbın içine monte edilmiş olup kordon, boynuz hortum gibi aksamların kullanılmasına gerek kalmamaktadır. Amplifikatörü oluşturan elektronik devrelerin çok küçük bir alana sığdırılma zorunluluğu bu cihazlarının güçlerinin özellikle cep tipi cihazlara göre daha sınırlı olmasına neden olmaktadır. Hafif kayıplarla ileri derecedeki işitme kayıplarında kullanılabilmektedir. Bazı görüşlere göre cihazın mikrofonu kulak kanalının girişinde olması nedeniyle, bir başka değişle sesin kulağa girdiği, doğal yere çok yakın olmasından dolayı yön tayini daha rahat yapılabilmektedir. Ancak kulak kirinin daha çabuk toplanmasına neden olmaktadır.
Şekil 23 Kanal İçi İşitme Cihazı
Şekil 24 Kanal İçi İşitme Cihazının Kulak İçindeki Görünümü
İşitme Engelli Bireyin Cihazındaki Bir Şikayetinden Dolayı Servise Başvurmadan Önce Yapılması Gereken Kontroller
Şikayet Nedenleri Çareler
*Hiç Ses Gelmiyor Akü ya da pil bitmiştir. Akü ya da pili değiştirin
Akü ya da pil ters takılmış olabilir (+) işareti aynı yönde takın
Kablo kopmuştur. Kabloyu değiştirin.
Kulağa giren hortumun içi buharlaşma yapıp, küçük bir damla hortumu tıkamıştır. Hortumu iyice kurutun.
Cihaz kapalıdır veya Açıp/Kapama anahtarı T durumundadır . Anahtarı –M- konumuna getirin.
Meme ya da kalıbın uç kısmı kulak kirinden tıkanmış olabilir. Meme kalıbı yıkayın, kurutup yerine takın.
*Ses Kesik Kesik Geliyor Akü ya da pil zayıflamıştır. Taze akü ya da pil takın.
Kablo kopmuştur. Değiştirin.
*Islık Sesi Geliyor Meme ya da kalıp tam olarak oturmamıştır. Meme ya da kalıbı iyice oturtun
Kablo kopmuştur Değiştirin.
Cihaza Alışma Sürecinde Uzmanlarca Önerilen Yöntemler
İşitme cihazına alışma yaşa, işitme kaybının derecesine, süresine ve işitme cihazını kabullenme isteğine bağlı olarak kişiden kişiye değişir. Cihaza alışma pratik, sabır ve zaman ister;fakat sonuç sevindiricidir. Cihaza alışma sürecinde uzmanlarca önerilen yöntemler şunlardır;
Bu alışma süresinde hasta rahatsız olursa cihazı çıkarıp 1-2 saat ara vermelidir. Her gün bir gün evvelden biraz daha fazla süreyle cihaz kullanılması önerilir. İşitme cihazına tam olarak alışmak için 1-1,5 ay yeterlidir. Unutulmaması gereken işitme cihazı sadece konuşmayı değil, çevredeki tüm sesleri hastaya duyuracaktır. Zaman içinde unutulmuş olan bu sesler ilk günlerde hastayı rahatsız edebilir.
Alışma Süreci
1. ve 3. günler;
• İşitme cihazı ilk bir hafta sadece evde kullanılmalı
• Cihaz takıp rahat duyulabilecek şekilde ayarlanmalı
• Evde dolaşıp, değişik sesler dinlenmeli (Gazete hışırtısı, hapşırma, öksürme saat, telefon zili gibi)
• Kişi kendini sinirli veya yorgun hissederse cihazı kapatıp ara vermeli. Bir müddet sonra cihaz tekrar takılmalı.
• Kişi yüksek sesle gazete veya kitap okuyup kendi sesini kontrol etmeli.
• Sadece TEK KİŞİ ile konuşup, konuşanın yüzüne bakarak ve sonra da bakmadan konuşulanı anlamaya çalışılmalı. (başlangıçta konuşan kişinin yüzüne bakmak anlamayı kolaylaştırır.)
4. ve 7. günler;
• Evde günlük işler yaparken cihaz takılıp, değişik sesler dinlenmeli (kapı çarpması, su kaynaması, çamaşır makinesi, elektrikli süpürge gibi) ve bu seslere alışılmaya çalışılmalı
• Hasta duyduğu sesin kaynağını bulmaya çalışmalı (trafik sesi mi?, süpürge sesi mi?)
• Hastaya TV’ de haberleri izlemesi önerilir.
2. Hafta;
• Hasta işitme cihazını günde en az 5 saat takabilir.
• 3-4 kişilik konuşma gruplarında cihazını kullanmaya başlayabilir.
• Hastadan ayırt etmekte zorlandığı kelimelerin listesi istenir (örneğin Hastane-Postane, Taş-Yaş, Kuş-Koş gibi). Hastadan bu listeyi bir yakınına okutması (ilk önce dudaklara bakarak daha sonra gözlerini kapatarak) ve tekrar etmesi istenir.
• Artık dışarı çıkıp tabiattaki sesleri dinlemelidir.
• Hasta konuşmalar sırasında anlamadığı bir şey olursa, sözü tekrarlatmayı isteyebilir.
• İkinci haftada artık cihazı tiyatro, sinema, bale gibi kalabalık ortamlarda kullanabilir.
• Hasta kalabalık ortamlarda mümkün olduğunca bir kişiyle konuşmaya çalışmalıdır
• Artık hasta cihazını daimi takabilir.
Bireysel İşitme Cihazlarının Bakımı Ve Kontrolü
İşitme cihazları hassas elektronik araçlar oldukları için, zaman zaman arızalanmaları ya da performans kayıplarının ortaya çıkması kaçınılmazdır. İşitme engelli çocukların eğitimlerinin aksamaması ve işitme kalıntılarını en iyi bir biçimde kullanabilmeleri, işitme cihazlarının onların uyanık oldukları ayarlarda kullanılmasına bağlıdır. Bu nedenle, evde ya da okulda işitme cihazlarının her gün ilk iş olarak bakımının ve kontrolünün yapılması çok büyük bir önem taşımaktadır.
İşitme Cihazlarının Kontrolü
Öncelikle işitme cihazının ana gövdesi ve hoparlörü görsel olarak kontrol edilir.
Gövdede çatlak ya da kırık varsa, cihazın kasasının en kısa süre içinde değiştirilmesi gerekir.
Cihazın gövdesi sallanarak herhangi parçasında gevşeme olup olmadığı kontrol edilir. Parçalardan biri gevşemişse, kasa içinden ses gelir. Parçalardaki gevşemeler, temassızlığa neden olacağı için cihazın yükselttiği seslerde kesilmeler meydana gelmektedir. Her ne kadar bazı durumlarda bu sorun cihazın çalışmasını engellemese de, en kısa süre içinde yetkili bir servise onarıma gönderilmelidir.
Cihazın kontrol düğmeleri kontrol edilir ve rahat hareket edip etmediğine bakılır.
Pil yuvası açılıp, pilin doğru yerleştirilip yerleştirilmediği ( Pilin “+” ucunun cihazın “+” girişine ) kontrol edilir.
Pil yuvasında pilin temas ettiği metal parçaların oksitlenip oksitlenmediği kontrol edilir. Oksitlenme ( yeşil bir tabaka ) olmuşsa , ılık suyla ıslatılmış yumuşak bir bezle bu kısım temizlenmelidir. Pil yuvasına doğru olarak yerleştirildikten sonra kapağı kapatılır.
Hoparlörde çatlak ya da kırık varsa, sağlam bir hoparlörle değiştirilmesi gerekmektedir.
Kabloların cihaza ve hoparlöre tam ve doğru takılı olup olmadığı kontrol edilir.
Kablolar kontrol edilir. Plastik kısmında yırtılma var mı? Cihaza ve hoparlöre bağlanan bölümlerde gözle görülebilen kırıklar var mı? Eğer kabloda yırtık ve kırık varsa, bu kablonun yenisi ile değiştirilmesi gerekmektedir.
Cihazların Dinlenerek Kontrolü
Dinleme işlemine başlamadan önce, cihazın pilinin gücünün yeterli olup olmadığı kontrol edilmelidir. Bunun için cihaz açılır ( işler duruma getirilir ), ses kontrol düğmesi sonuna kadar açıldıktan sonra, hoparlör kordonun uzanabileceği mesafeye kadar mikrofondan uzaklaştırılır. Cihazdan gelen ötme sesinin güçlü ( şiddetli ) olduğu durumlarda, pilin gücünün yeterli olduğu söylenebilir. Ötme sesi yeterli şiddette değilse, pil değiştirilmelidir.
Pilin yeterli olduğu düşünülüyorsa:
Kendimize ait bir kulak kalıbımız varsa, cihazın hoparlörü kalıba takılır ve kalıp kulağa yerleştirilir ya da bu işlem için stetoklip kullanılır.
İşitme cihazı açma-kapama düğmesinden açılır. Ses kontrol düğmesi 1 ya da 1.5 konumuna getirilerek işitme cihazından gelen ses dinlenir.
Seste kesiklikler varsa, kordonda kırılmalar olabilir. Kordon yenisi ile değiştirildiğinde sorun düzeliyorsa, sorun kordondadır.
Yoksa hiç ses gelmiyor mu? Kordon değiştirilir; hala ses gelmiyorsa, yeni hoparlör takılır. Ses düzelirse, sorun hoparlördedir. Yeni kablo ve yeni hoparlör takılmasına rağmen sorun hala devam ediyorsa, sorun cihazın elektronik bölümlerinden kaynaklanmaktadır. En kısa süre içinde yetkili servise gönderilip onarılması gerekmektedir.
Ses cızırtılı mı geliyor? Yeni kablo ve yeni hoparlör takılmasına rağmen sorun hala devam ediyorsa, sorun cihazın elektronik bölümlerinden kaynaklanmaktadır. En kısa süre içinde yetkili servise gönderilip onartılması gerekmektedir.
KULAK KALIPLARI
Cep tipi ve kulak arkası cihazlarla birlikte kullanılan ve kulağın konka bölgesine yerleştirilen protezlerdir.
Kulak kalıbının işitmedeki görevi
Kulak kalıpları işitme cihazlarını sağlam bir şekilde yerine yerleştirmek ve işitme cihazlarının hoparlöründen gelen sesleri bireyin kulak zarı önüne iletmekle birlikte işitme cihazlarının akustik çıktısının frekans etkisini de değiştirebilmektedir.
Kulak kalıplarının iki işlevi vardır.Bunlar:
1. İşitme cihazlarını kullanıcıya bağlamak
2. İşitme cihazından (hoparlörden) çıkan sesi kulak kanalına taşımaktır.
Kulak kalıbı,işitme cihazı frekans tepkisini önemli ölçüde etkileyebilir. İşitme cihazı sisteminde önemli bir nokta olarak kabul edilir.
Çünkü; kalıbın kalitesizliği sonucu işitme cihazlarında akustik geri dünüt dediğimiz (ötme sesi) meydana gelmektedir. Ötme sesi işitme cihazından yararlanan bireyin istenilen kazanç düzeyine ulaşamamasına ve cihazdan etkin biçimde yararlanamamasına neden olmaktadır.
Kulak Kalıbının Kontrolü
Kulak kalıbının çocuğa uygun yapılmış olması ve düzgün çalışması, işitme cihazlarından en iyi şekilde yararlanmamız için büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, gerek cep tipi işitme cihazlarının, gerek kulak arkası işitme cihazlarının kontrolüne kulak kalıplarının kontrolü ile başlanmalıdır. Kontrole kulak kalıbı ile başlamanın bir diğer nedeni ise şudur: Kulak kalıbından kaynaklanan ses bozuklukları, cihazdan kaynaklanan bozukluklar ile karışabileceği için arızanın nereden kaynaklandığını bulmakta da zorlanılacaktır.
Kulak kalıpları her gün sabah takılmadan önce, ılık sabunlu su ile ıslatılmış bir bezle güzelce temizlenmeli ve kalıbının ses kanalının kulak kiriyle tıkanmaması için yumuşak bir bezle ve pipo temizleyicisi ile temizlenmesi gerekmektedir. Daha sonra cep tipi işitme cihazları kalıplarında, kalıbın hoparlöre düzgün ve sabit oturup oturmadığı kontrol edilir. Kalıp hoparlöre tam oturmazsa, yükseltilen ses buradan kaçarak tekrar mikrofona geleceği için, işitme cihazında ötme sesi meydana oluşacaktır. En son olarak kalıpta çatlak ve kırık olup olmadığı kontrol edilir. Kalıplardaki çatlaklar da ötme sesine neden olmaktadırlar. Kalıptaki kırıklar ise, işitme engelli çocuğun kulak kanalını tahriş edebileceği için çocuğu rahatsız edecek ve çocuğun işitme cihazını takmak istememesine neden olacaktır. Kulak kalıplarının kontrolü sonucunda, kalıpların sağlam olduğuna karar verdikten sonra işitme cihazlarının kontrolüne geçilebilir.
Şekil 4 kulak Kalıbı
Şekil 5 Kulak Kalıbının Yapımı
İÇ KULAK PROTEZLERİ( Koklear Implant)
Koklear implant (Kİ), konvansiyonel işitme cihazlarından yararlanamayacak derecede ileri işitme kaybı olan kişilere, çevreleri ile iletişim kurdurmayı amaçlayan ve kokleaya yerleştirilen bir cihazdır. Kİ, konvansiyonel işitme cihazlarından ilke olarak bütünü ile farklıdır. Bunu açıklayabilmek için işitmenin nasıl gerçekleştiğini göz önüne almak gereklidir. Ses atmosferde meydana gelen bir iletişimdir, bir mekanik enerjidir. Ses kendi enerjisi ile dış kulak yolu, kulak zarı ve kemikçikler sistemini geçerek bazal membrana ve buraya yerleştirilmiş titrek tüylere ulaşır. Titrek tüyler henüz tam olarak bilmediğimiz bir mekanizma ile bu mekanik enerjiyi elektrik enerjisine dönüştürür. Burada karakteri değiştirilen ses enerjisi ganglion spiraledeki hücrelere aktarılır ve işitme siniri ile çekirdeklere ve işitme merkezlerine taşınır. konvansiyonel işitme cihazlarından yararlanamayacak derecede işitme kaybı olan kişilerin aşağı yukarı % 90’ında titrek tüyler hasarlıdır yada fonksiyonlarını kaybetmişlerdir. Koklear implant uygulanan kişilerde titrek tüylerin yokluğuna karşılık ganglion hücrelerinin yeterli sayıda ve fonksiyonda olduğu kabul edilir. Yine işitme siniri ve çekirdeklerinin de sağlam olduğu işitme merkezlerinin de iyi çalıştığı kabul edilmektedir. Koklear implanttan amaçlanan görev, fonksiyon görmeyen titrek tüyleri by-pass etmek ve ses stimulusların ganglion spirale hücrelerine ya da işitme sinirlerine aktarmaktadır. Bu durum ile koklear implant titrek tüylerin görevini üstlenir ve dış ortamla sinir sistemi arasýna yerleştirilmiş bir cihazdır.
KOKLEAR IMPLANT’ın BÖLÜMLERİ
Bir koklear İmplant iki parçadan oluşur: Dış ve İç parça. Dış parça signal hazırlayıcı, mikrofon alıcı-verici) ve iletici bobin ’den oluşur. İç parça ise kulak içine yerleştirilen alıcı-uyarıcı ile elektrot bandından oluşur.
Şekil 26 İç Kulak Protezinin Çalışması İç Kulak Protezi nasıl çalışır?
Ses kulak arkasına yerleştirilen mikrofon tarafından konuşma işlemcisine ulaştırılır.
• Bu küçük kutu sesin en önemli özelliklerini saptayarak bunları kodlar.
• Daha sonra bu kodları kafa derisi altına yerleştirilen alıcıya ulaştırır.
• Alıcı, bu bilgileri işitme organı içine yerleştirilen elektrotlara gönderir.
• Elektrotlar da işitme sinirini uyararak sesin beyne ulaşmasını sağlar.
Şekil 27 Cep Tipi İç Kulak Protezi
Şekil 28 Kulak Arkası İç Kulak Protez
Hasta Seçimi
Koklear implant adaylarının seçimi, bir çok faktörün dikkatle değerlendirilmesini gerektiren, karmaşık bir işlemdir. Günümüzde geçerli olan seçim kriterleri şunlardır:
• İki yaşında veya daha büyük olmak
• Bilateral ileri derecede sensorinöral işitme kaybı bulunması
• İşitme cihazının fayda sağlayamaması
• Medikal kontrendikasyon bulunmaması
• Hastanın istekli olması ve beklentisinin uygun düzeyde olması
• İşitme yeteneğinin geliştirileceği programlara katılabilmesi
Konuşabilme
Koklear implantların primer amacı konuşma seslerine işitsel olarak ulaşabilmektedir. Ancak eğer koklear implantlar prelingual işitme kayıplı çocuklarda başarılı olursa, konuşabilmeye de yardımcı olmaları gerekir. Daha önceki çalışmalar çok kanallı implanttan sonra bu çocukların fonetik repertuarlarının geliştiğini göstermiştir.
İŞİTME ENGELLİLER OKULLARI
İşitme engelliler okulları, resmi kurumlardır ve Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olarak çalışmaktadırlar. Ülkemizde hemen hemen her ilde bulunmaktadırlar. Yatılı veya gündüzlü olarak eğitim vermektedirler.
İşitme engelliler okullarının amaçları şunlardır:
• Türk Milli Eğitiminin genel amaçlarına ve temel ilkelerine uygun olarak 4-18 yaşlarındaki işitme engelli çocukların;
• Beden, zihin, sosyal ve duygusal yönden gelişmelerini ve diğer insanlarla iyi ilişkiler kurmalarını,
• İyi vatandaş olmaları için gerekli temel bilgi, beceri, tutum ve alışkanlıkları kazanmaları,
• Özel yöntem, program araç ve gereçler yolu ile ilgili beceri ve yetenekleri doğrultusunda yetişmelerini,
• Hayata ve üst öğrenime hazırlanmalarını,
• Üretici olmalarını,
• Kendi kendilerini yeterli bir duruma gelmelerini sağlamaktır. İşitme engelli çocuklar bu programla aşağıda belirlenen Özel Eğitim amaçlarına ulaştırılacak, bu yolla temel eğitimin kendi seviyelerine uygun düşen amaçlarına da ulaşmış olacaktır.
İşitme engelli çocuğun:
• Anayasamıza göre hakkı olan zorunlu temel eğitimi almasını yetenekleri oranında gelişmesini ve topluma yararlı bir birey olasını sağlamak,
• Türkçe’yi diğer insanların dudak hareketlerinden anlayıp, onlara sözlü olarak cevap verecek düzeye gelmesini sağlamak,
• İşitme engelini ve kullanabileceği yardımcı işitme cihazını benimseterek normal kişilik özelliklerini geliştirmek,
• Ekonomik yönden bağımsızlık kazandıracak bir iş ve meslek sahibi olmasını sağlamak,
• Aile kurma isteği uyandırma ve sürekliliğini sağlayacak sorumlulukları taşıyacak tarzda hazırlamak,
• Duyu organlarını uygun şekilde kullanma alışkanlıkları kazandırmak,
• İşitme kalıntısını yeterince kullanma yeteneğini kazandırmak,
• Ailesi ve yakınları ile işbirliği sağlanarak çocuğun ana dilini öğrenmede olumlu tavır geliştirmesini sağlamak,
• Daha iyi işitmesine yardımcı olacak çeşitli işitme cihazlarını en iyi şekilde kullanma bilgi ve becerisini kazandırmak.
• Özel Özel Eğitim Kurumları ve Rehabilitasyon Merkezleri
Özel özel eğitim kurumlarının ilki 1979 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’ ndan kurs statüsünde açılış izni alarak faaliyetine başlamıştır.Milli Eğitim Bakanlığının engelli çocuğu olan ailelere eğitim, tedavi ve rehabilitasyon yardımı vermeye başlamasıyla 1997 yılından itibaren özel özel eğitim kurumlarının sayısı hızla artmıştır.
Ülkemizde özel eğitim hizmetleri Milli Eğitim Bakanlığı, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü ve Üniversiteler tarafından yürütülmektedir.
Eğitim sisteminin amacı;
Tüm çocukların gelişim süreçlerindeki olası sorunlarını çözmeye yardımcı olmak ve onlara gereksinim duydukları eğitim hizmetlerini sağlamaktır. Bu sistemin içerisinde bulunan özel eğitimin amacı ise, her hangi bir nedenle normal eğitimin gereklerini yerine getiremeyen bireylere eğitimde fırsat eşitliği sağlamaktır. Bunu gerçekleştirebilmek için ülkemizde özel eğitimle ilgili olarak, özel eğitime gereksinim duyan bireylerin tanılanması ( tıbbi ve eğitsel tanılama ), sınıflandırılması ( zihinsel, görme, işitme, ortopedik, süreğen vb...), özel eğitim kurumlarının kurulması ve denetlenmesi ile özel eğitim programlarının engel türlerine göre hazırlanması ve/veya mevcut programların uyarlanmasına yönelik çalışmaların sürdürüldüğü görülmektedir.
Engelli bireylere hizmet vermek amacıyla açılan kurumlar bireysel eğitim, grup eğitimi, eğitimci eğitimi, aile eğitimi, sınıf eğitimi gibi konularda birden fazla engel türüne yönelik özel eğitim hizmeti vermektedir. Bu eğitimler okullarda tam gün, özel özel eğitim kurumlarında ise seanslıdır.
İŞİTME ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN AİLELERİN İZLEMESİ GEREKEN SÜREÇ
İşitme engelli çocuğu olan aileler hastanelerden işitme engeliyle ilgili aldıkları raporla oturdukları yere en yakın Rehberlik ve Araştırma Merkezlerine başvururlar. Rehberlik ve Araştırma Merkezinde işitme engelli çocukların eğitsel durumlarıyla ilgili olarak inceleme raporları düzenlenmektedir. Rehberlik ve Araştırma Merkezince gerekli bilgiler düzenlenerek yerleştirme için İl/İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne gönderilmektedir. Yerleştirme İlköğretim ve Özel Eğitim Yönetmeliklerine göre yürütülmektedir. Okul yönetimlerinin bu konudaki tutumları İl/İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünce takip edilmektedir.
NOT: Mine GÖBEL-KİZİR’İN Haziran, 2004 yüksek lisans tezinden yararlanılmıştır.
İŞİTME ENGELLİLERİN AİLELERİNE ÖNERİLER
Çocuğun eğitiminde önemli yeri olan ailelerde, ilişkiler samimi ve içten olmalıdır. Çocuğun özelliklerinin bilindiği ve engelin kabullenildiği evde gelişim istenilen yönde olur.
Özürlü bir çocuğa sahip ailelerde kendine özgü yoğun stres ve sorunlar yaşanır. Öncelikle bu ailelerin yaşadığı yoğun stresi sindirmeleri ve çocuklarının engelini kabul etmeyi kolaylaştırmaları için, psikolojik danışma merkezi v.b. kurumlardan psikolojik yardım almalıdırlar.
İşitme engelli öğrenci aileleri kendi aralarında iletişim kurmalıdırlar. Bu yolla birbirlerinden yararlanmalıdırlar.
Aileler, okul yönetimi ve öğretmen işbirliği ile okulda yapılan bilimsel toplantı, panel ve kültürel etkinliklere katılmalıdırlar. Ailelerimiz sürekli bu etkinliklere teşvik edilmektedir.
Aileler okula ve öğretmenlere yardımcı olmalıdırlar. Okul ziyaretleriyle ve aile görüşmeleri bu konuda önemli bir yere sahiptir.
Aileler, çocuklarının gelişimlerini izleme sorumluluğunu yüklenebilecek durumda olmalıdırlar. Onları izleme defteri tutabilirler. Tutulan defteri ara sıra öğretmenle birlikte gözden geçirebilirler.
Aileye Öneriler ;
1. Doğal ve açık ifadelerle konuşulmalı, ses tonu fazla yükseltilmemelidir.
2. Davranışsal iletişimden ( Dokunma gibi durumlar ) kaçınılmalı ve işitme engelli çocuğun işitme kalıntısını kullanabilmesi için sözel iletişim kurulmalıdır.
3. Çocuğun hareketleri istenmeyen şekilde olursa hayır diyerek ikaz edilmeli, eğer çocuk sözel cezadan anlamıyorsa yüz ifadenizi değiştirerek istenmeyen bir hareket yaptığının farkında olunmasına yardımcı olunmalıdır.
4. İşitme engelli çocukta normal işiten çocuk gibidir. Diğer çocukların arasına, oyunlarına katılmak ister. Bu nedenle çocuğun sahip olduğu engeli, onun sınıfta bulunmadığını bir zamanda, sınıf arkadaşlarına anlatılmalıdır.
5. İşitme engelli çocuğa konuşmayı kazandırmak için tek tek sözcükleri öğretmek yerine günlük doğal ortamlardan yararlanın. En kolay ve kalıcı öğrenme yaşantılarımız aracılığıyla kazanılan öğrenmedir.
6. İşitme engelli çocuğu konuşması için zorlamayın; ama onda konuşma ihtiyacı yaratın. Çocuğu konuşması için zorlamanız onda bıkkınlık yaratacaktır. Konuşmaya ihtiyaç duymasına sağlamak gelişimi için çok daha önemlidir.
7. Çocukluktan ergenliğe geçişte işitme engelli gençlerde işitme engelinden dolayı işiten akranlarıyla arkadaş edinmede güçlükler, cihaz takmada isteksizlik gibi sorunları görülebilir. Bu sorunlar çocuğunuzla kuracağınız yakın ve içten bir iletişim giderilebilir.
8. Çocukluktan ergenliğe geçişte işitme engelli çocuklarında mutlaka yapamadıkları, beceremedikleri şeyler vardır. Gelin biz onların yapamadıklarına beceremediklerine değil de yapabileceklerine güçlü yönlerine bakalım, onları geliştirmeye çalışalım.
9. Çevrenizden size bir çok öğüt, fikir verenler olabilir. Sizler ancak deneyimlerine ve bilgisine güvendiğiniz kişilere ve uzmanlara danışın, onların söylediklerini dikkate alın.
İşitme Engelli çocukların eğitimi konusunda Milli Eğitim Bakanlığının yaklaşım ve bu konudaki düzenlemeler
Özel Eğitim okullarında işitme engellilere okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim düzeyinde eğitim verilmektedir. Okul öncesi eğitimi dışında her kademede, işitme engelli öğrenciler yatılı ve gündüzlü olarak eğitim görmektedir. İşitme engelli çocukların okul öncesi eğitimlerinde,çocuklara günlük yaşamda gerekli bazı temel davranışlar kazandırılmakta ve çocuklar akranlarıyla birlikte eğitim görmelerine de önem verilmektedir. “kaynaştırma” olarak tanımlanan bu uygulamaların yaygınlaştırılmasına çalışılmaktadır. Böylelikle akranlarıyla sosyal ve duygusal yönden hayatı paylaşımları sağlanmaktadır.
İşitme engelli çocukların eğitimlerinde ortam düzenleme, eğitimin kalitesini büyük ölçüde etkilemektedir. Sınıfların yalıtımı, uygun araç-gereç ile donatımı ve çocukların ferdi grup işitme cihazları ile eğitim faaliyetlerine katılımları esastır. Bakanlığımız işitme engelliler okulları ve işitme engelliler özel sınıflarının uygun eğitim ortamlarına kavuşturulması yönünde yürüttüğü çalışmaları devam ettirmektedir.
İşitme engelliler ilköğretim okullarında dudaktan anlama ve ses eğitimi çalışmaları; Türkçe dersi içinde ve çocukların davranış gelişimlerine uygun olarak düzenlenmektedir.
İşitme engelliler ilköğretim okullarından ve özel sınıf kaynaştırma programından mezun olan öğrencilerden durumu uygun olanlar İşitme Engelliler Çok Programlı Liselerine ve Endüstri Meslek, Ticaret Meslek yada Kız Meslek Liselerine Bakanlığımızca sınavsız olarak yerleştirilmektedir. İstanbul, Kayseri, İzmir, İçel, Ordu, Trabzon, Isparta ve Afyon –Bolvadin’de işitme engellilerin eğitimi için çok programlı lise uygulamasına başlanmıştır. Bu okullarımızda öğrencilerimize akademik eğitimin yanı sıra meslek eğitimi de verilmektedir.
İşitme Engelli Çocuğu Olan Ailelerin İzlenmesi Gereken Süreç
İşitme engelli çocuğu olan aileler hastanelerden işitme engeliyle ilgili aldıkları raporla oturdukları yere en yakın rehberlik ve araştırma merkezine başvurular. Rehberlik ve Araştırma Merkezinde işitme engelli çocukların eğitsel durumlarıyla ilgili olarak inceleme raporları düzenlenmektedir. Rehberlik ve Araştırma Merkezince gerekli belgeler düzenlenerek yerleştirme için il/ilçe Milli Eğitim Müdürlüğüne gönderilmektedir. Yerleştirme, ilköğretim ve Özel Eğitim Yönetmeliklerine göre yürütülmektedir. Okul yönetimlerinin bu konudaki keyfi tutumları il/ilçe Milli Eğitim Müdürlüğünce Takip Edilmektedir. Her seviye de öğrencilerin destek eğitiminden yararlanılması da vazgeçilmez bir haktır. Okulla uyumlu bir şekilde yürütülür.
Ülkemizde Kaç Tane İşitme Engelliler Okulu Var?
Ülkemizde 48 tane işitme engelliler ilköğretim okulu ile 8 tane İşitme Engeliler Çok Programlı Lisesi bulunmaktadır. Öğrenciler kaynaştırma eğitiminden yararlanamayacak durumda ise ve bulunduğu yerde de işitme engelliler okulu yoksa kontenjanı müsait olan en yakın işitme engelliler okuluna yerleştirilmektedir.
Ülkemizde eğitim almak isteyip, eğitim alamayan işitme engelli öğrenci bulunmamaktadır.
Türk Milli Eğitim Sisteminde İşitme Engelli Çocukların Eğitimi Ankara Kemal Yurtbilir İşitme Engelliler İlköğretim Okulunda ( Proje Okulu ) 4 yaşında eğitime başlanılmaktadır. Diğer İşitme Engelliler İlköğretim okullarında ise hazırlık sınıfı hariç normal öğrencilerle aynı yaşta ilköğretime başlanılmaktadır. Türk Milli Eğitim Sisteminde verilen destek eğitim için yaş sınırlaması yoktur.
İşitme engelli çocuklara örgün eğitim kurumları içerisinde 18 yaşına kadar eğitim verilmektedir. Ülkemizde işitme engelliler okullarının bulunmadığı yerlerde işitme engelli öğrenciler kaynaştırma eğitiminden faydalanmaktadır. Durumu kaynaştırma eğitiminden yararlanmaya uygun olmayanlar ise en yakın parasız yatılı işitme engelliler ilköğretim okuluna devam etmektedir.
Ülkemizde işitme engelli çocukların başarı durumlarını ve üniversiteye devam etme oranını özetleyecek olursak; İşitme engelliler ilköğretim okullarını bitiren öğrencilerimiz sınavsız olarak Endüstri Meslek Liseleri, Kız Meslek Liseleri Ve Ticaret Ve Turizm Meslek Liselerine Yerleştirilmekte , fakat İşitme Engelli Öğrencilerin Devam ettikleri meslek liselerinin çok oluşu ile kültür ve atölye derslerini veren öğretmenlerin özel eğitim ve bu çocukların özel, ihtiyaçları konusunda eğitim formasyonlarının olmayışı v.b sebeplerle bu öğrenciler başarısız duruma düşmekte ve öğrenimlerini sürdürememektedir.
1995 yılından itibaren işitme engelliler çok programlı liselerinin açılmasıyla kırsal kesimden gelen öğrencilere yatılılık imkanının yanı sıra, kültür derslerinin bu okullarda ve alanda yetişmiş veya hizmet içi eğitim görmüş öğretmenler vasıtasıyla verilmesi sağlanmıştır. Atölye ve meslek dersleri ise koordineli olarak ilgili meslek liselerine verilmektedir.
İşitme Engelliler Çok Programlı Lise uygulamasıyla öğrencilerimizin başarısızlıkları asgari düzeye indirilmiştir. Ancak ne kadar mükemmel eğitim verilirse verilsin bu çocukları iletişim kurmadaki zorluklarından dolayı normal öğrencilerin başarı düzeyine getirmek mümkün değildir.
Kaynaştırma eğitiminden ya da işitme engelliler çok programlı liselerimizden mezun olup da üniversite sınavını kazanan ve devam eden öğrencilerimiz bulunmaktadır. Özel eğitim gören ve üniversiteye devam eden çocuklarımızın oranı hakkında Genel Müdürlüğümüzce istatistik bir bilgi bulunmamaktadır.
İşitme Engelli gençler İçin Üniversitelerde Ayrılmış Kontenjan
İşitme engeliler çok programlı liselerimizden yada kaynaştırma eğitim yoluyla normal lise ve dengi okullardan mezun olan işitme engelli öğrencilerimize Eskişehir Anadolu üniversitesi Engeliler Entegre Yüksek Okulu’nda yüksek öğrenim yapması imkanı bulunmaktadır.
İşitme engelli öğrenciler bu okulda;
Yapı ressamlığı Ön Lisans programı
Grafik Sanatları Lisans Programları
Mimarlık Lisans Programı
Alanlarında eğitim-öğretim görmektedirler. Bu okullara giriş Ö.S.S sonuçlarına göre ön kayıtla ve özel yetenek sınavları ile yapılmaktadır.
Ayrıca Ö.S.S’nı kazanıp da normal öğrencilerle birlikte öğrenim yapan öğrencilerimizde bulunmaktadır.
İşitme engelli gençlerin üniversite eğitiminde başarılı oldukları ve olabilecekleri bölümleri; erkek öğrenciler için İşitme Engeliler Çok Programlı liselerinde ve Endüstri Meslek Liselerinde okudukları mobilya – dekorasyon, yapı ressamlığı, metal işleri bölümleri ile ilgili lisans yada ön lisans programlarıdır.
Kız öğrenciler ise Kız Meslek Liselerindeki bütün bölümlere devam edebilmektedir. Kız meslek liselerinde okudukları bölümlerle ilgili lisans yada ön lisans programlarına devam edebilir.
İşitme engelli öğrencilerin; a) meslek liselerinde okudukları bölümleri, üniversite veya meslek yüksek okullarında tercih ettikleri taktirde; bu bölümlere işitme engelli öğrenciler için ayrılacak, belli bir kontenjan dahilinde özel bir sınavla alınmalarının, b) Başka bir branşta okumak istediklerinde ise ek puan ( Özürlüleri dikkate alınarak ) oranının artırılarak uygulanmasının değerlendirilmesi için Yüksek Öğretim Genel Müdürlüğü’ne yazı yazılmıştır.
İşitme engelli bireylerin daha çok tercih ettiği bölümler Endüstri Meslek yada Kız Meslek Liselerinde okudukları bölümlerle ilgili üniversitelerin lisans yada ön lisans programlarıdır.
İşitme engelli bireylerin çalışma oranlarını da şu şekilde özetleyebiliriz: İşitme engelli öğrenciler Endüstri meslek ve kız Meslek Liselerinde okudukları bölümlerle ilgili alanlarda devlet dairelerinde yada özel sektörde çalışabilirler.
657. Sayılı Devlet Memurları Kanunun 53. maddesinde “Özürlülerin devlet memurluğuna alınma şartları ile hangi işlerde çalıştırılacaklarını, Maliye, Sağlık, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlıkları ile Devlet personel Başkanlığı’nca müştereken hazırlanacak bir yönetmelikle düzenlenir” denilmektedir. Aynı Kanunun 53. maddesine 2 ve 3 fıkralar eklenerek şu değişikler getirilmiştir. “Kurum ve kuruluşlar bu kanuna göre çalıştırdıkları personele ait kadrolarda % 3 oranında engelli çalıştırmak zorundadır.” Denilmektedir.
İşitme Engelli Çocukların Eğitimi Konusunda Ülkemizdeki Uygulamalar
Ülkemizde işitme engelli olup da eğitim almak isteyen tüm öğrencilere eğitim imkanı sağlanmaktadır. Durumu kaynaştırma eğitiminden faydalanmaya uygun olmayan, işitme engelli öğrencilerin bulundukları yerde işitme engeliler okulu yoksa bulundukları yere kontenjanları uygun olan bir işitme engeliler ilköğretim okuluna parasız yatılı yerleştirilmektedir.
İşitme engelli öğrencilerin sosyal açıdan toplumla bütünleşmeleri için bu öğrencilere rehberlik ve araştırma merkezlerince kaynaştırma eğitimine yönlendirilmektedir.
Son yıllarda bazı üniversitelerimizin özel eğitim bölümlerinden işitme engeliler sınıf öğretmenleri mezun olmakta olup, bunlarda müracaat edenlerin atamaları personel genel Müdürlüğü’nce yapılmaktadır. Üniversitelerin özel eğitim bölümlerinden özel eğitim branş öğretmeni mezun olmamaktadır.
Bakanlığımızca da işitme engeliler alanında çalışan yönetici ve öğretmenlerin işte verimliliklerini bilgi ve tecrübelerini artırmak amacıyla her yıl ihtiyaca göre hizmet içi eğitim kursları düzenlemektedir.
İŞİTME CİHAZI KULLANIMI
Her tip işitme kaybına ve işitme kaybı olan her yaştaki bireye uygun bir işitme cihazı mutlaka vardır. Günümüzde gelişen teknoloji ve erken tanılama sayesinde bebekler bile işitme cihazlarından yararlanabilmektedir. Cihaz kullanımında önemli olan, işitme kaybı olan bireye en uygun işitme cihazının seçilerek cihaz kullanımında sürekliliğin sağlanabilmesidir.
İşitme cihazları tam anlamıyla doğal sesi vermezler. Beynin yeni sesleri ayırt edip algılaması ve hatırlaması için belirli bir zamanın geçmesi ve çocuğun uygun eğitimi alması gerekir.
İlk kullanılmaya başlandığında, özellikle çocuklar cihaz takmayı reddedebilir. Sesleri ayırt etmeyi henüz öğrenmedikleri için duydukları sesler onlara anlamsız ve rahatsız edici gelir. Özellikle gürültülü ortamlarda çok fazla rahatsızlık duyarlar. Öğretmenlerin cihaz kullanımında çocukları teşvik etmeleri gerekir. Çocuğun cihaz kullanım süresini arttırmak amacıyla, öğretmen ve ailenin uygulayacağı çeşitli ödüllendirme yöntemleri, çocuğun cihaza alışmasına yardımcı olacaktır. Zaman içinde çocuk işitme cihazına alıştıkça seslerin ayrımına varacak ve işitme cihazından yarar sağlama oranı da artacaktır. Böylelikle çocuk cihazı kendisinin bir parçası olarak görmeye başlayabilecektir. Bu konuda öğretmenler ve aileler sabırlı olmalı, öğrencinin cihaza alışması ve onu kendinden bir parça olarak görebilmesinin zaman alacağını hatırlamalıdır.
Çocuk büyüdükçe, kulağı da büyüyeceğinden belirli zaman aralıklarında gerekli kontrollerin yapılıp, kulak kalıbının mutlaka değiştirilmesi, eğitim almaya başladıktan sonra da dinleme seviyesi değişeceğinden cihazın ses ayarlarının düzenli olarak ayarlanması gerekir. Eğer çocuğun iki kulağında da işitme engeli varsa, her kulak için ayrı cihaz kullanılmalıdır. Çift cihaz kullanımı çocuğun iletişim becerilerinin gelişiminde etkili olacak, sesin yönünün tayinini kolaylaştırarak eğitim-öğretim ortamlarından daha etkin bir şekilde yararlanılmasını olanaklı kılacaktır.
Cihaz kullanımında dikkat edilmesi gerekenler:
• Kulak kalıbı : Eğer kulak kalıbı kulağa uygun değilse veya tam olarak yerine oturmuyorsa, bu durum öğrenciye rahatsızlık verebilir. Aynı durum kulak kalıbında bir hasar olduğunda da geçerlidir. Böyle durumlarda cihazdan rahatsız edici tiz bir ses duyulur. Ayrıca kulak kiri, kulak kalıbını tıkayarak işlevini yerine getirmesine engel olur. Bu nedenle belirli aralıklarla kulak kalıbının cihazdan çıkarılarak ılık, sabunlu su ile temizlenmesi gerekir.
• Bitmiş piller : Pillerin bitmeden değiştirilmesi, öğrencilerin belli aralıklarla azalan sesle karşı karşıya kalmasını önleyecektir.Ayrıca piller, artı ve eksi yönlerine dikkat edilerek takılmalıdır.
• Cihaz kordonları : Eğer kordonda bir hasar var ise cihazdan hiç ses çıkmaz, değiştirilmeleri gerekir. Kordonların değiştirilmesi kolay bir işlemdir.
• Açma-kapama düğmesi : Öğrenciler, cihazı kullanmaya başladıklarında sıklıkla düğmesini kapalı tutma eğiliminde olabilirler. Öğrenciler cihaz kullanımına alıştıktan sonra, cihazın sürekli açık olması konusunda daha dikkatli olacak, cihazlarını kendilerini kontrol etmeyi öğreneceklerdir. Buna rağmen öğretmenler günde en az bir kez cihaz kontrolüne devam etmelidirler.
• Kulakta oluşan yaralar : Kulakta bir enfeksiyon veya yara bulunması durumlarında cihaz kesinlikle kullanılmamalıdır. Öğrenci rahatsızlığın belirtilerini gösterdiği anda, bir sağlık uzmanından yardım alınmalıdır.
Öğrenci, cihazını kaybetmemesi ve koruması konusunda bilinçlendirilmeli ve gerekirse yaşı küçük öğrenciler için cihaz, bir gözlük ipi yardımıyla boynuna asılarak düşmemesi için önlemler alınmalıdır. Ayrıca cihaz kullanımı konusunda çocuğun ailesi bilgilendirilmeli, cihazın temizliği, nasıl kontrol edileceği aileye öğretilmelidir.
Ailenin bireysel işitme cihazları konusunda yapması gerekenler:
Görsel kontrol :
• İşitme cihazının içinde pilleri var mı?
• Piller doğru pozisyonda mı? ( + ve – kutuplar doğru olarak yerleştirilmiş mi?
• Kulak kalıbı temiz mi?
• Göstergeler ( on – off ve n / l ) doğru pozisyonda mı?
• Cihaz kordonunda bir problem var mı?
• Cihazın ses ayarı doğru seviyede mi?
İşitsel kontrol :
Öğrenciye “ses var mı?” diye sorulur. Eğer öğrenci bu soruyu anlamayacak düzeyde ise, öğrencinin arkasına geçip el çırpma, iki nesneyi birbirine vurma gibi etkinliklerle öğrencinin sese tepkisi kontrol edilir.
Kontrol sırasında bireysel işitme cihazı hiç ses çıkarmıyorsa :
• Cihazın açma kapama düğmesinin ( power düğmesi ) açık olduğundan emin olun.
• Eğer düğme kapalıysa açık konumuna getirin.
• Cihazın sesini açın.
• Cihazın pilini yeniden yerleştirin.
• Cihaz kordonunun harslı olup olmadığından kontrol edin.
Sürekli olarak ses çıkıyorsa ( ötme – ıslık sesi – akustik geri dönüş ) :
• Cihazın sesi çok açık olabilir, sesi kısın.
• Kulak kalıbının tıkanmış olup olmadığını kontrol edin.
• Kulak kalıbının kulağa tam olarak yerleşip yerleşmediğini kontrol edin.
• Kulak kalıbının çocuğun kulağına küçük gelip gelmediğini kontrol edin.
• Kulak kalıbının çatlak yada kırık olup olmadığını kontrol edin.
Zayıf ve bozuk bir ses çıkıyorsa :
• Kulak kalıbının tıkanmış olup olmadığını kontrol edin.
• Cihazın ses ayarlarını kontrol edin.
• Cihazın pillerini yeniden yerleştirin.
Kontrollerinize rağmen cihazdan hiç ses gelmiyor ise :
• Öğrenciye cihazı kullandırmayın.
• Okulda teknisyen varsa, cihazı teknisyene gösterin.
• Okulda teknisyen yoksa, aileyi bu konuda bilgilendirerek gerekli önlemlerin alınmasını sağlayın.
AİLEM Özel Eğitim Kurumları, toplumun yaşam kalitesini yükseltmek üzere koruyucu, iyileştirici, güvenilir ve bilimsel özel eğitim ve rehabilitasyon hizmetlerini özel eğitimin ulaştığı en üst düzeyde, etik değerlerden ödün vermeden, çağdaş standartlarda, çocuklarımızın ve yakınlarının haklarına, topluma ve çevreye saygı göstererek, ulaşılabilir, beklentileri karşılayan, sunan bir Özel Eğitim kuruluşudur.
Dumlupınar Mah. Atatürk Bulvarı No: 215 Gölcük / KOCAELİ
0 (262) 414 33 22
4 Temmuz Mah 105. Cad. No:89 Karamürsel / KOCAELİ
0 (541) 452 84 07